Sylvester Stallone bu dünyaya benzersiz bir zorlukla girdi - kısmi yüz felci. Bu durum, yüzünün sol alt kısmını kalıcı olarak hareketsiz bıraktı ve hem konuşmasını hem de ifadelerini etkiledi. New York'un kalabalık caddelerinde, kendine has sesi ve sert bakışı, boş cepleriyle birleşince, oyunculuk iş bulmayı zor bir mücadele haline getirdi.

Birkaç hafta süren bir dönem boyunca, Stallone evsiz kaldı ve yalnızca sadık köpek arkadaşı Butkus ile birlikteydi. Otobüs terminali, soğuk gecelerde ısınmak için bir araya geldikleri geçici sığınakları haline geldi. Korkunç koşullarla karşılaşan Stallone, bir yabancıya sadece $25 karşılığında Butkus ile yollarını ayırma kararı aldı. Bu an, onun varoluşunun en düşük noktasıydı.

Kısa bir süre sonra, Stallone efsanevi Muhammad Ali'nin yer aldığı bir boks maçına tanıklık etti. Gösteriden etkilenerek, ilhamını bir senaryoya dönüştürdü. Yaratıcılıkla dolup taşarak, "Rocky"nin senaryosunu sadece 72 saatte yazdı. Yapım şirketleri ilgi gösterdiğinde, ona önemli bir miktar teklif ettiler, ancak kritik bir şartla: başka bir aktör başrol boksörünü canlandıracaktı.

Stallone, teklifi reddederek direndi. Rocky'yi yaratması, sadece bir senaryo satmakla ilgili değildi; bu, kendi kaderini şekillendirme yeteneğinin bir kanıtıydı. Sonunda, bir uzlaşmaya varıldı ve projeden elde ettiği ilk kazançla Stallone, en önemli olanı önceliklendirdi - Butkus'u alan kişiyi bulmak. Sürekli yalvarmalar, maddi teklifler ve azmi sayesinde, nihayetinde sevdiği köpeğinin geri dönüşünü sağladı; ancak bu, 15.000 $'lık bir maliyetle oldu.

Butkus sadece Stallone'a katılmakla kalmadı, aynı zamanda onun ekran partneri oldu. "Rocky" filmi muazzam bir başarı elde etti, üç Akademi Ödülü kazandı ve Stallone'un sinema ikonları arasındaki yerini pekiştirdi. Franchise, yaratıcısı için $200 milyonun üzerinde gelir sağladı. Ancak, Stallone'un en büyük zaferi maddi terimlerle ölçülmedi.

Gerçek zaferi, kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış gibi göründüğünde bile, kendisine olan sarsılmaz inancında yatıyordu.